Almak ya da almamak

Spread the love

ALMAK YA DA ALMAMAK: UYUSTURUCU VE YENI HAYAT

İsviçre kişi başına gelirde olduğu gibi kişi başına kokain kullanımında da dünyada birinci sırada yer alıyor. Kokainin en çok kullanıldığı 10 şehir arasında tam 5 İsviçre şehri bulunuyor: Barselona`dan sonra ikinci sırada Zürih, 4. Ve 5. sırada St. Gallen ve Cenevre. Onları 8. Ve 9. sıra ile Basel ve Bern izliyor. Kokainde ilk sırada olmasına bakmayın. Bunu ekonomik nedenler ile açıklamak mümkün. Kokain pahalı bir uyuşturucu ve iyi bir gelir durumunu gerektiriyor. Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan İsviçre’nin bu listede en üste olmasına şaşırmamak gerekir. Ama olay sadece kokain değil. 

İsviçre uyuşturucuya karşı mücadele ve bilgilendirme kurumu madde kullanımının, pahalı ya da ucuz, her alanda artığına işaret ediyor. Buna ek olarak sadece kokainin değil artık her türlü uyuşturucu maddenin rahatlıkla elde edilebileceğini raporuna ekliyor. Sorun burada da bitmiyor. Sadece illegal sayılan maddeler değil, ilaç bağımlılığı diğer maddelerden geri durmuyor. Artık temesta, xanax, ritalin leblebi gibi insanların ceplerinde dolaşıyor. Korku, kaygı, uyku sorunları ile kapısını çaldığınız doktor sizi dinlemek, nedenlerini anlamak yerine elinize temesta ya da xanaxi tutuşturuyor. Ritalin ya da benzeri dikkati artıracak ilaçları en çok kullananlar listesinde, dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunu olan çocuklardan sonra üniversite kütüphanelerinde ders çalışan öğrenciler, yüksek performans isteyen islerde çalışan insanlar en üst sıralarda yer alıyor.

Ne olacak bu memleketin hali?

Yasadığınız birçok psikolojik sıkıntının oluştuğu yerin çocukluk olduğunu, bu anlamı ile sorumlusunun anne-baba ilişkilerinde yattığını bilmek için bir psikolog olmanıza nasıl gerek yoksa, memleketin halini anlamak ve uyuşturucu kullanımının neden batı Avrupa ve kuzey Amerika ülkelerinde olduğunu anlamak için de sosyolog ya da siyaset bilimcisi olmanıza da gerek yok. Kaldı ki, bu sorun artık evrenselleşmekte. Diğer yandan uyuşturucu olmasa da alkol kullanımında batı Avrupa ile yarışan doğu Avrupa ve Asya ülkeleri bulunmakta. 

Memleketin halini bir kenara bırakıp nedenlerinin arkasına bakmaya çalıştığımda ilk aklımdan geçen İran kökenli psikiyatri profesörü Nossrat Peseschkian oluyor. Pozitif psikoloji akımının kurucusu olan Peseschkian doğu ve batı toplumlarını öncelik değerleri üzerinden anlamaya çalışan birisi. Kendisinin “denge modeli” adını verdiği değerler tablosunda 4 önemli ihtiyaç bulunuyor: iş yaşamı, sosyal yaşam, beden-sağlık, maneviyat. Peseschkian`a göre batı toplumları is yaşamı ve beden-sağlığa yoğunlaşırken, doğu toplumları sosyal yaşam ve maneviyatı önemsiyor. Bu ihtiyaçlar üzerindeki dengesizlik her iki toplum içinde tehlikeler yaratmakta ve psikosomatik-somatik-psikolojik hastalıkların da gelişme nedenini oluşturuyor. 

İsviçre psikologlar derneğinin özellikle üzerinde durduğu ve uyuşturucu-ilaç-alkol ve benzeri maddelerin kullanımındaki yaygınlığı anlamaya çalıştığı raporda ortaya çıkan veriler Peseschkian`in tezlerini doğruluyor: iş (okul) yaşamında yükselen beklentiler, anlamsızlık ve yalnızlık bağımlı insanların ortak paydalarını oluşturuyor.

Sahip olmak ya da olmak

Psikolojiye ilgi duyan herkesin el kitabi olan Erich Fromm`un “Sahip olmak ya da olmak” eseri bundan yaklaşık 50 yıl önce batı toplumundaki gelişen anlamsızlık duygusunun altını çizer. Makineleşen toplum zamanın esiri, esirliği ise zamanı dolduracak anlamsız uğraşıda bulmaya çalışır. Romalı şair Horaz`in “carpe diem” dediği ve “gününü lüksüz ve basit bir hayat olarak anında yaşa” anlamına gelen sözünün bugün “gününü gün et” olarak anlaşılması tesadüf sayılmaz.

Dünyaca saygı duyulan bir isim olan Alman psikiyatrist ve nörobilimci Manfred Spitzer “yalnızlığı” adıkoyulmamış ve batı toplumlarındaki en yaygın hastalık olarak tanımlıyor. 

Çözüm mü? Çözüm için Erich Fromm`un kitabini okuyabilirsiniz. Ama özetlersek: her şeyin çoğu zarar… Peki azı yarar mı? Bana sorarsanız azı da zarar… Ortası, yani Peseschkian`in da dediği gibi iş yaşamında, sosyal yaşamda, beden-sağlıkta, maneviyatta tam ortayı tutturmak.